Şansal'dan Süper Lige bakış..Spor yorumcusu Şansal Büyüka sezon öncesi Süperligi değerlendirdi. Milliyet'ten Bilal Meşe'nin Şansal Büyüka ile yaptığı röportaj.

Devlet bile buluşturamadı!
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki gerilimin sona ermesi için iki başkana büyük görev düştüğünü dile getiren Büyüka, “Ünal Aysal ile Aziz Yıldırım’ın arasında iki bakan, bir de federasyon başkanı oturuyor. Biz iki başkanı devlet gücüyle de olsa bir araya getiremiyorsak, yan yana oturtamıyorsak, bu gerilim bitmez. Herkes üzerine düşeni yapmalı” dedi.

Şansal Büyüka... Bizim kulvarın duayenlerinden...Omuzlarında o kadar yıldız var ki, hangisini saysak, sayfamız yetmez... O bizim için idol, söylemleriyle, duruşuyla, gelecek kuşaklara örnek bir fotoğraftır.

Fenerbahçelidir ama tarafsızdır. Ortada bir gerçek varsa, kelimelere sığınmaz, doğruyu söyler, yorumlar. Kem - küm yoktur onun gazetecilik hayatında...

Bizim kulvarda böylesi titiz, kılı kırk yaran bir lider pek azdır. Bizler onun şanslı öğrencileriyiz. Halil Özer ve Gürcan Bilgiç’in kulakları çınlasın! Üçümüz de üç büyüklerin muhabiri olduğumuz dönemlerde onunla aynı havayı soluduk. Sıkıysa bir haberi atlayacaksınız, vay halimize! Ensemizde boza pişirirdi. Ancaaak, başarılı bir iş, ‘atlatma’ bir ‘haber’, ya da ‘fotoğraf’ mı çektiniz, o zaman hakkını da sonuna kadar teslim ederdi. Yiğidi öldüren, ama hakkını da sonuna kadar veren bir yöneticidir.

Şansal Büyüka ile start aldığımız yeni sezon öncesinde bir araya geldik. Dilimiz döndüğünce sorular hazırladık, biz sorduk, o yanıtladı. Kullandığı akıcı dil, söyleşimize renk katan en büyük faktör oldu yine.

* Perşembenin gelişi çarşambadan belli. Süper Kupa’da bu gerilimi gördük. Başkanları bir araya getiremedik. İki başkanın arasında iki bakan, bir de federasyon başkanı oturuyor. Daha Ünal Başkan ile Aziz Başkanı devlet gücüyle de olsa bir araya getiremiyorsak, yan yana oturtamıyorsak, bu gerilim bitmez. 3 Temmuz süreci de bence Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki gerilimi ciddi anlamda körükledi. Bu imam-cemaat meselesidir. Başkanlara büyük görev düşüyor. Herkes üzerine düşeni yapmalı.

3 Temmuz olayına nasıl bakıyorsunuz? Türk futbolunda derin yaralar açtı mı, etkiledi mi, etkilemedi mi?

* Türk futbolunu son derece etkilediğini kimse yadsıyamaz. Çünkü iki yıldır pehlivan tefrikası gibi devam ediyor. Keşke bu süreç bir an önce sonuçlansaydı. Fenerbahçe’nin lehine ya da aleyhine, Aziz Yıldırım’ın lehine ya da aleyhine.. Ama sonuçlansaydı. Uzadıkça sıkıntı büyüdü, devam etti, ortamı gerdi, moralleri bozdu. Sektöre zarar verdi.

*O saha içini çok merak ettim. ‘Bu maç şikeye benziyor’ diyeni görmedim, dinlemedim. Bu maçta bir danışıklı dövüş var diyene de rastlamadım. O bakımdan saha içinde şike var demek öyle sanıldığı kadar kolay değil. Bu, Aykut hocanın da futbolcuların da alın terine çok büyük haksızlık olur. Ama öbür taraftan bakıyorsunuz, bir sürü tape var. Polis, savcı tespit edilmiş, gerçeği kanıtlanmış. Yani ortada çok net bir girişim var, inkar edilemez. Bunun sahaya yansıdığını söylemek pek mümkün değil ama UEFA teşebbüsü bile şike kabul ediyor. Bu saatten sonra yapılacak olan şudur; adalet ne diyorsa onu saygıyla karşılamaktır.

* Son derece kaliteli bir lig bekliyorum. Geçen yılki tabloyu anımsayalım. Ligin bitimine üç hafta kalmış, Avrupa mücadelesi veren sekiz takım, düşmeme mücadelesi veren 10 takım. Böyle bir lig kaç ülkede var? Bu sezon da müthiş kaliteli olacak. Galatasaray kadrosunu koruyor. Takımı takviye eden Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor var. Kasımpaşa’yı da asla göz ardı etmeyelim. Müthiş bir tesis yapıyorlar. Bırakın Türkiye’yi, Avrupa’da eşi benzeri yok bana göre. Kayseri’yi merak ediyorum? Daum’un geldiği bir Bursa var. Ertuğrul Sağlam’ı asla hafife alamayız. Samet hoca, Antalya’dan bir çıkış yapmaya çalışacaktır. Roberto Carlos, Sivas’a bir renk, bir hava getirdi.

2 yıl üst üstte şampiyonluktan sonra bu sezon Galatasaray için daha mı zor, yoksa daha kolay mı geçecek?

* Daha zor geçecek. Hiç bir hoca için kolay olmaz. Bu Terim için de geçerlidir. Fenerbahçe, Trabzon, Beşiktaş, Kasımpaşa daha da güçlendi.

Drogba ve Sneijder, Kuyt, Emenike, Fernandes, Malouda, Muslera... Bu yıldızlar ligimize ne katar? Sizce bu sezon şampiyonu hangi kramponlar belirler?

* Drogba çok önemli. 35 yaşına rağmen çok diri; çok dinamik. Enerjik, vücudunu faul yapmadan olağanüstü iyi kullanıyor. Beşiktaş kimi transfer ederse etsin, Fernandes’i çok önemli buluyorum. Muslera ve Volkan Demirel’i kenara atamayız. Trabzon’un Malouda’yı alışını taktirle karşılıyorum. Ligimize renk katacak bir oyuncu. Son bir yılda kesintili oynamış olsa da çok önemli. Emenike, Sow, Sneijder, Selçuk, Burak, Oğuzhan’a çok görev düşüyor. Türkiye’de çok ciddi yabancı ve yerli yıldızlar karması var.

* Ünal Aysal en güzelini söyledi, “Pastanın çileği” dedi. Tat veriyor ama sırf çilekle de pastanın tadını alamazsınız. Dengeyi iyi korumak lazım. Savaşı askerler yapar, generaller kazanır.

* Geçen yıl Kulüpler Birliği’nin federasyona başvurusu vardı. ‘UEFA’da dosyalarımız çok kabarık. Aman bu işe bir sınırlama getirelim” dediler. Federasyon da zaten istiyordu. Bu gelişmeler geçen sezon başı yaşandı. Karar alındı, kimseden gık çıkmadı. Şimdi ortaya çıkıp, eee bu sınırlama nereden çıktı diyorlar. Kardeşim geçen sene isteyen sensin.Ya geçen sene isteme, ya da bu sene itiraz etme. Federasyonu suçlayamıyorum, çünkü bu işin başında kulüpler geliyor. Keşke artı iki devam edebilseydi. Çünkü birçok kulübün bu 6-0-4 olayından çok sıkıntı çekebileceğini biliyorum. Dört oyuncu tribünde...

* Yabancı kontenjanının Galatasaray ve Fenerbahçe’ye dokunacağını düşünüyorum. Anadolu takımlarına gelince... Federasyonun istatistiklerini gördüm, geçtiğimiz sezon liglerimizde oynayan yabancı sayısının ortalaması 4,5. Diğerleri ya kulübe de oturuyor, ya da tribünde.

Büyüka, Cim-Bom’un şampiyonluk yarışında daha önde olduğunu belirtti, “Skoru değiştirecek çok önemli yıldızlara sahip. Takımın bir bütünlüğü, Türkiye’nin en iyi hocası var. Fotoğraf çok açık ve net” diye konuştu

* Kadro, hoca olarak Galatasaray bir adım önde. Skoru değiştirecek önemli kramponlara sahip. Tecrübe ve yetenek olarak sayısal fazlalığı var. Bütünlüğü, alışılmışlığı, birbirine kenetlenmişliği var. Aslantepe gibi bir stadı var. Fiks 50 bin kişiye oynuyor. Kaldı ki Türkiye’nin en iyi hocası var. Fotoğraf çok açık ve net.

Fenerbahçe ciddi takviyeler yaptı ama, Fenerbahçe’nin handikapı var. O da şu, üç senedir oynadığı sistemden sıyrılıp, bir başka sisteme geçmesi çok kolay değil. Başka bir sisteme geçmeye çalışıyor. Üç ayda bu sisteme ayak uydurması şimdilik zor gibi gözüküyor. Üç yıllık alışkanlıkları üç ayda zor değiştirirsiniz. Paslanmış bir çiviyi tahtadan sökmek sanıldığı kadar kolay bir iş değildir.

Beşiktaş’ın en büyük handikapı bana göre stat konusudur. Ne olursa, olsun, nerede oynarsa oynasın İnönü, Beşiktaş’ın mabediydi. Oradaki o büyülü havayı bir başka statta bulması çok zor. Olimpiyat Stadı takımı bozar diyemiyorum ama İnönü’deki havayı yakalayamaz.

Trabzon’un hocasına inanıyorum... Hiç tanımam, hiç de diyaloğum olmadı. Bir çay içmişliğim, bir telefon konuşmam bile yok. Ama geçen yılkı kupa maçlarında benden geçerli not aldı. 1461’in başında iken takıma oynattığı futbol, söylemleri futbola bakış açısı, olaylara yaklaşımı bende çok büyük umut çiçeklerinin açmasına neden oldu. Çok değişik bir hoca ile karşı karşıyayız. Dilerim medya, taraftar baskısına, futbol dünyasının hoyrat baskısına boyun eğmez ve bu çizgisini korur.

Terim, Yanal, Bilic ve Mustafa Akçay’ı yorumlar mısınız? 

*Terim bu ülkenin uzak ara en iyi hocası.. Hiç kantara koymam. Ersun Yanal’ı son derece beğeniyorum. Çok ağır çalıştırır, çok hızlı oynatır, ama o ağır çalışmaya Fenerli futbolcular ne kadar dayanır, onu bilemem. Bilic agresif, hayata bakış açısı değişik bir hoca... Başarılı olacağını düşünüyorum. Mustafa Reşit Akçay, futbola çok değişik yaklaşıyor. Ezber bozan bir hoca.

* Ne zaman Fenerbahçe ile Galatasaray başkanı yan yana oturur, birbirlerinin elini sıkar, o zaman iç barışı sağlarız.

* Yöneticilerin abuk sabuk açıklamaları resmen bitecek. Başkanlar ağzının ayarını iyi ölçecek. Ağır cezalar almalı.

* Kulüpler Birliği’nde gerçek dostluk olacak. “Gömerim, döverim, söverim” olmayacak.

* Bedava bilete son verilecek. Niye e-bilete henüz geçilemedi? Çünkü işlerine gelmiyor.

* Tribün liderleriyle bazı yöneticilerin organizasyonu son bulmalı.

* Medyanın da daha ölçülü olması şart. Vur, parçala kır; zihniyetinden ivedi olarak vaçgezmeliyiz. Nezaketi maalesef kaybettik

* Deplasmana 300 kişi gidiyor, 3 bin polis eşlik ediyor. Adam gibi gidip, adam gibi dönecekler.

Milli Takım’ın fotoğrafı negatif... Avcı’ya şans verilmeli mi, yoksa yeni biri mi gelmeli?

* Bu dört maç bittikten sonra mutlaka yeni bir hoca gelmeli. Ben Abdullah Avcı gelirken de doğru olmadığını belirttim. Avcı o dönem tüm altyapının başına getirilmeliydi. Hem hocaya, hem de milli takıma yazık oldu. Ben A Milli Takım’da sabır, istikrar kelimelerinin kullanılmasına asla katılmıyorum. Sabır altyapılarda olur, A Milli Takım’da yarışma olur. A Milli Takım’da ne oynuyorsunuz? Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası... ‘Bu sene gidemedik, sabır gösterelim’ demek olmaz. Sabır dediğiniz 4 sene sonrası! Böyle bir şey yok. A Milli Takım’da yarışılır.

Maraton programı yapımcısı Şansal Büyüka, Lig TV’deki programının aynı formatta devam edeceğini belirterek, ilginç notlar verdi.

Geçen sezon Lig TV’de 1 milyara yakın izlenme gerçekleştiğini ifade eden Büyüka, Türkiye’de “kadınlar futbolu sevmez, futboldan anlamaz” diye artık geçerli olmayan bir algının oluştuğunu ifade eden Büyüka şöyle konuştu: “Lig TV’nin izlenme rakamları gösteriyor ki, kadırlar artık futbolun içinde ve sayıları hızla artıyor. Lig TV izleyicisinin yüzde 29’unu kadınlar oluşturuyor. Ayrıca ağırlıklı olarak genç bir izleyici kitlemiz var. Lig TV seyircisinin yüzde 54’ü 15 ile 34 yaş arasında.”