2014-2015 sezonunda Aziz Yıldırım bir kumar oynadı, aslında bu kumarı hangimiz olsa oynardık. 3 Temmuz şike davası patlak verdiğinde takımdaki teknik direktör dahil ve bazı futbolcular profesyonel spor adamı olduğunu unutup, başkanında hapiste olması ve bazı yöneticilerinde aman iktidarla ters düşmeyeyim korkusu yüzünden birer Fenerbahçe yöneticisi gibi davranmaya başlamışlardı. Bunu şahsi algılayıp sanki hiç para almadan oynuyorlarmış gibi davranış ve beyanda bulunmaları. O yıl için o hırsla şampiyon olmamızı sağladı.

Ama birde madalyonun diğer yüzü vardı. Sayın Aziz Yıldırım buna güvenerek bu senede bunlar alır koparır diyerek takımın koşucusu daha önce hiç teknik direktörlük deneyimi olmayan İsmail Kartal'ı teknik direktör yapıp, bu 3 Temmuz olayını şahsileştiren iki futbolcusuna çok güvenerek şampiyon olma yarışına girdi. Bu düşünce Fenerbahçe'ye pahalıya patladı. Son haftalardaki İsmail Kartal'ın yanlış oyuncu seçimleri. Futbolu nerdeyse unutan kaleci Volkan'ın yediği hatalı goller. Bu yıl için çok güvenilen kaptan Emre'nin son haftalarda maçlarda ortada olmayıp, sakatlanması ile dördüncü yıldız hayalleri eridi gitti. Ayakta durmakta zorlanan, mali acıdan kötü olan, daha başkanı bile belli değilken Fenerbahçe tarafından üstünde İsmail Kartal yazan bir tepsi ile 4. yıldız ve şampiyonluk Galatasaray'a hediye edildi.

Aziz Yıldırım'ın kumarı tutmadı. Elinde iki seçenek vardı:  Ya istifa edecek. YA DA ilk olarak; Kendinden sonra ve taraftarın istediği başkan olacak kişiyi işaret edecek (Ali Koç) ki öyle yaptı ve daha sonra bu kulübü koşu antrönüründen ve futbolu saha dışında oynamaya calışan futbolculardan alacaktı ki aldı.

Öncelikle dünyaca meşhur, dünya futbol camiasının tanıdığı İtalyan futbol adamı Giuliano Terraneo'yu Fenerbahçe'nin sportif direktörlüğüne getirdi. Onunla yapılan çalışmayla da dünyada yıldızı parlayan Vitor Pereirati teknik direktörlüğe getirdi. Dünya yıldızlarının peşine düştü ve birer birer alıyor.

Yanlış hesap Bağdat'tan dönermiş ve döndü. Taraftarın yüreğine su serpildi. Taraftar Aziz Yıldırım'dan sonra kim başkan olacak biliyor ve Fenerbahçe şu anda bir dünya kulübü gibi yönetilmeye başlandı.

Hepimiz hatırlarız yıldızı sönmüş bir dünya yıldızı bile transfer ederken, o futbolcu bizim teknik direktörümüzün ismini bile hayatında ilk defa duyarken. Bizim hep iki yöneticimiz özel uçağa atlar, özel cd'ler hazırlar ve o futbolcunun karısını bu cd'leri seyrettirip İstanbul'u ve Fenerbahçe'yi tanıtmaya çalışırlardı ve bu benim çok zoruma giderdi. Eğer sen dünya kulübü olacağım diyorsan, sportif direktörünü ve teknik direktörünün ismini o futbolcu ilk defa duymayacak. Transferi yapmak için takla atmanada gerek kalmayacak.

Mali acıdan bakacak olursakta, bu yapılanlar Fenerbahçe'ye mali anlamda hiç bir külfet getirmiyor. Nedeni ise geçen sene formasına reklam almamıştı ve Fenerbahçe Stadı'nın isim hakkı yıllarca satılmamıştı. Bu ikisini yaptığınızda Nani'yi de alırsınız, Robin von Persie de alırsınız, Robben'i de acaba alayım mı diye yedekte tutarsınız. Biz de taraftar olarak mutlu mutlu seyrederiz.

En önemlisi Türkiye'de ki hiç bir kulüp Fenerbahçe'nin ne mali açıdan, ne de sportif başarı açısından yanından bile geçemez. Fenerbahçe taraftarı hem duruşu, hem de kulübüne desteğiyle bunu gerçekten hakediyor.

Erdal KÜTÜKÇÜOĞLU